
Yol, insanın hem iç hem de derinlemesine açılan sonsuz bir arayışıdır. Yolculuğun başlangıcı, çoğu zaman bir sonun habercisidir; Varmak kadar, yolda olmak da önemlidir. Yol şarkılarının, bu bitimsiz yolculuğun parçasıçılığıdır. Bir nevi modern ozanların bestelenmiş dizeleri, karışık ruh hallerinin melodilerle harmanlandığı şiirlerdir.
Yol şarkıları, onun bir kalıcı insanın ruhuna dokunur, kimi zaman coşkulu bir kahkaha olur, kimi zamansa derin bir iç çekiş. Rüzgârla birlikte yüzülen bir ezgi, kilometrelerce uzanan asfaltın sessizliğini bozar; yolun dinginliğine renk katar. İnsanın kurtuluş isteği kadar, ayrılığın hüznü de bu şarkılarda hayat bulur. Bazen bir türküdür, özlemle akan; Bazen bir rock parçaları, özgürlüğü kovalayan.
Yol şarkıları, yalnızlığın dostudur. Sürüklenirken sonsuz ufuklara, tek bir melodiye tutunur insan. Onun notada bir anı, onun sözde bir hayali saklıdır. İnsanın içinde biriktirdiği düşleri, anıları ve hüzünleri ortaya çıkıyor. Kimi zaman bir yoldaş, kimi zaman ise bir rehber gibi fısıldar.
Ve onun yol şarkısının sonucu, bir başka şarkıya bağlanmak. Çünkü yol bitmez; sadece değişimler, dönüşümler, farklı bir patikaya evrilir. Ama şarkılar hep var olur. Her yeni başlangıçta, yolun sessizliği içinde bir melodi yankılanır ve insan, hayat bu sonsuz devinimi içinde kendi şarkısının içinde bulur.